13 Şubat 2011 Pazar

Yan masadan gönderdiler

Haftasonu gittiğimiz kebapçıda yemek bittikten sonra Deniz "ben biraz dolaşayım" diyerek indi ve ortalıkta dolanmaya başladı. Sonra da kasanın yanındaki garsona gidip "abisi, biz çay alabiler miyiz?" diyerek masaya çay yolladı. Kısacası kendi çapında bir yan masadan göndermeyi ilk kez gerçekleştirmiş oldu.

Şimdi Diario'cum, bunu Deniz'e hiçbirimiz öğretmedik. Kimse gidip çay istemesini söylemedi. Hatta o sırada sofrada çayın lafı bile geçmedi. Deniz bunu gözlemlemiş, öğrenmiş, uygun bulmuş, harakete geçmiş oldu. İnisiyatifin dibine vurdu kısacası. Ve bu olay bana çok şey düşündürdü.

Hareketlere dikkat!

Her yaptığımızı kaydediyor, daha da acayibi anlamlandırıyor. Fısıldayarak bile gizli birşey konuşmamak lazım yanında. Arada İngilizce birşeyler söylüyoruz ama onları da çakozlamaya başladı korkarım! Ayrıca yaptığımız herşeyi taklit edeceğini öngörmek lazım, ona göre doğal olmalı ama temkini elden bırakmamalı:).

Şimdiki çocuklar harika!

Hep diyorum, folik asit ya da elevit çocuğu bunlar. İnisiyatif konusunda hepimizden daha gelişmişler. İşim gereği Y kuşağıyla çok içli dışlıyım, ama bu y filan değil, alfabetagamma kuşağı bence. Uygun gördü mü hop aksiyona geçiveriyor. Arada 80'lerden kalma efendi yanımla benden izin almasını istediğim oluyor, o da garibim kırmıyor beni...ama kendi tarzında "annecim bunu yapabiler miyim, yapabilirim" deyiveriyor! Bir taraftan çok hoşuma gidiyor, bir taraftan korkuyorum.

Bırakın hata yapsınlar

Kolay değil, biliyorum. Çoğumuz kontrolcü ve de kontrollü annebabaların çocukları olarak -istemesek de - gayet kontrolü elimizde tutmak istiyoruz. Ama bırakmak gerekiyor. Kendisini tehlikeye atmasına izin vermeyecek kadar düşmesine, pislenmesine, azıcık kırılmasına, yeni maceralara atılmasına, yeni insanlar tanımasına izin vermek gerekiyor. Ancak öyle gelişiyorlar, ancak öyle büyüyorlar. 30 yaşında hala annesinin bebesi olanlarımız da var belki ama yukarda da dedim ya, bunlar bambaşka bir kuşak, geleceğe yatırım yapmakta fayda var.

Sarin'in kızı olmak

Bu sadece bana özgü bir madde:). Deniz'i yetiştirirken aklımda hep "Sarin'in kızı" olduğum gerçeği var. Bazı insanlara güç gelen şeyler bana belki de o yüzden daha doğal, daha normal, daha kolay geliyor diye düşünüyorum. 27 yaşında MS'e yakalanmış, ama ölene kadar hiç hiç hiç yılmamış, herkesin "Sarin ablası" olmayı becermiş bir kadının kızı olmak ağır, ama çok öğreticiydi. Anneliğimde bunun etkilerini ayrı bir post'ta işleyeceğim. Şimdilik - bir kebapçıda yaşanan küçük bir olaydan - buraya kadar gelmiş olayım:).

Bugün 14 Şubat...Deniz 2 yaş 1 aylık (yok yok, sevgililer gününden bahsetmeyeceğim, bizim için anlamsız bir gün kendisi)! Akşam olsun da oğluma koşayım diye bekliyorum. Bu akşam evde film çekimimiz var, benim için biraz korkutucu - çünkü ilk kez şarkı söylerken görüntülü kayıt alacağız bakalım!!!

Öperim,
1anda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder