5 Aralık 2011 Pazartesi

Önüm arkam sağım solum...

Suadiye yakınları..geçen haftadan...


Değişim, dönüşüm, devinim!

Bu aralar önümde, arkamda, her tarafımda, içimde, dışımda değişmek var. Bir saniyem bir saniyeme, bir günüm bir günüme benzemiyor.

Geçen gün bir arkadaşım soruyordu, şirketi ve kurumsal dünyayı özlüyor musun diye. Bir süredir düşünmeye korktuğum bir konuydu, ona cevap verirken farkettim ki; özlemiyorum. Bırakın özlemeyi, düşünmüyorum bile!!! Ama bunun sebebi bir nefret, bir bıkkınlık, bir bezginlik filan değil. Bunun sebebi benim hep aynı Biranda olmam. Bunun sebebi benim arkama dönüp bakmama alışkanlığım. Geçişleri algılama tarzım. Hayatta kalma içgüdüm. Hepsi bu.

Kafka'nın "Metamorfoz"unu ilk okuduğumda 9-10 yaşlarındaydım. Sabah kalktığımda kendimi bir böcek olarak bulsam ne hissederdim diye ben de tabii ki uzun uzun düşünmüştüm. Sonra da "amaan, olacak değil ya, olursa bakarım çaresine" demiş bırakmıştım! O kadar da planlama delisi bir insan olmama rağmen bir tarafım da azıcık kaderci galiba, o mu acaba beni değişim dönüşüme bu kadar bağışık yapan, bilemiyorum. Bir de Boğa burcu tutucudur derler...gelsinler beni görsünler:).

Kendi işimle ilgili değişikliğin ötesinde, yeni hayatımın içinde de sürekli devinim var. Haftalık programlar yapıyorum ama esneklik derecesi 10 üzerinden 8! Bir gelişme oluyor, hoop yeni bir plana geçiyoruz. Yaptığım işlerin skalası gerçekten anlatılamayacak kadar geniş:). Diğer taraftan Deniz adam hayatının en büyük değişikliklerini yaşıyor...büyüyor. 3 yaşına 1 ay kala bambaşka bir Deniz oldu çıktı. Az biraz inatçı, dediğim dedik, fiziksel olarak ultra mega hareketli, öğrenmeye aç, kimi zaman bana yapışık, arkadaş kavramını önemseyen, arada oyuncak vs paylaşmak istemese de genelde iyi huylu, birdenbire kitaplara yönelik büyük bir aşk geliştiren, bu arada eski aşklarını unutup dedelere babaanneye anneanneye gereksiz bir mesafe koyup tüm enerjiyi amcayla teyzeye aktaran, ha bi de durup durup kızlara aşık olan bir küçük erkek var elimizde. Tabii ki hiçbir şikayetim yok, tabii ki her salisem şükretmekle ve onun iyiliği için dua etmekle geçiyor, ama bu da değişimin dönüşümün daniskası, inkar edecek durumum yok!

Bu arada yılın da değişeceği güne yaklaşıyoruz, evi çam ağacı süsleriyle noel babalar bastı! Dün Deniz "neden Noel baba var yılbaşında?" diye sordu, biz de "bir masal kahramanı" dedik, pek çabuk kapandı konu. Çorabın içine konan hediye filan diye birşeyler de geveledim ama bizim adam biraz realist midir nedir, hiç ööle amerikan çocukları gibi "aaaa Noel baba hediye getireceeeek" heyecanı filan yapmadı! Yine de bir yılbaşı neşesi var tabii...yılbaşının iki hafta sonrasında doğumgünü de oluyor ya, daha uzun sürüyor bizim evdeki renk cümbüşü.

Eh, hafta da değişti, yepyeniliklere açılacağımızı umduğumuz bir hafta geldi, ben artık kaçayım. Çalışayım, üreteyim. Hepinize de iyi haftalar dileyeyim.

1anda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder