19 Nisan 2015 Pazar

"21. Yüzyılın Çocuğuna Ebeveyn Olmak"

Bugün Deniz'in okulunda çok değerli iki ismin, Özgür Bolat ve Kayhan Karlı'nın biz ebeveynlere semineri vardı. Ücretsiz bir seminerdi, bence konu gerçekten çok ilgi çekiciydi, e 180 civarı da kayıt olduğunu öğrenmiştik, ama salonda taş çatlasa 40 kişi filan vardı. Pazarın, soğuk havanın etkisidir dedim kendi kendime...öyle inanmak istedim:).

Seminerden ben kendime ne çıkardım diye düşündüm ve buyrun aşağıda özetledim. Tamamen benim aklıma gelme sırasına göre yazıyorum, onu da belirtmeden geçmeyeyim:). Dolayısıyla farklı eklemesi, yorumu, düzeltmesi olan okurları yorum kısmına beklerim! Ayrıca literatür alıntılarıyla, kitap önerileriyle gerçekten dolu dolu bir sabah geçirdik, emeği geçen herkese çook teşekkür ederim.

Aklımda neler mi kaldı? Buyrunuz:

- "İnsanı ne mutlu eder?" sorusunun cevabını 4 ana başlıkta incelemek mümkün:

* Kabul görmek
* Kontrolü elinde tutabilmek (bir filin kendi alanında 56 yıl, hayvanat bahçesinde 17 yıl yaşadığını biliyor muydunuz?)
* Akış alanında kalmak, yani kendi seviyesinin bir çıt üstü için kendini zorlamak, gelişim kazanmak
* Keşfetmek

Bir insan (çocuk ya da yetişkin) bu 4 temel ihtiyacı teknoloji dışında bir ortamda karşılıyorsa (aile, arkadaş çevresi, iş çevresi, vb), teknolojinin bağımlılık yaratması söz konusu olmaz. Diğer bir deyişle, teknoloji aslında bireylerin "bağımlılık ihtiyacını" karşılar.

- Peki mutluluk nedir? Aslında mutluluğu "iç kaynaklı" ve "dış kaynaklı" şeklinde ikiye ayırarak tanımlayabiliriz. Dış kaynaklı mutluluk "ne olmak istiyorsun?" sorusuna cevap verip başarı, statü, para, mevkii gibi kaynaklardan beslenirken, iç kaynaklı mutluluk "ne yapmak istiyorsun?"a cevap veriyor ve kişilik, ilişkiler, değerler, prensiplerden besleniyor. Tabii ki sürdürülebilir olan, iç kaynaklı mutluluk!

- Gelişim kazanmak için en kilit nokta GERİBİLDİRİM. Kayhan hoca Türkiye'deki geribildirim kültürünün daha ziyade "gerigiydirim" olduğunu tespit etti ki, geribildirim eğitimi veren biri olarak bunun altına imzamı atabilirim! Davranışa ve beceriye yönelik geribildirim vermeyi öğrendiğimizde bir seviye atlayacağız arkadaşlar:).

- İnsanlık ilk defa bir yüzyıla ait becerileri sınıflandırıyor: "21. yüzyıl becerileri" diye bir kavram var. Bunun da temel sebebi, yaşadığımız çağa damgasını vuran ve insan beyninin tolere edebileceğinin çok üstüne akan HIZ. Matbaanın kabulünün 200 yıl, tabletin kabulünün ise 5 yıl (hem de ne kabul!) aldığını düşünecek olursak bunu daha da iyi fark ediyoruz. Şu anda çok büyük bir değişimin içindeyiz ve bu DURMAYACAK!

- İçinde bulunduğumuz çağın dinamikleri gerçekten inanılmaz! 2010 yılında dünyada 256 milyon insan bir yerden bir yere göç etmiş. Bunun %3.1'i başka bir ülkeye. %60'ı ise gelişmiş ülkelere. Yani insanlar iş, aş ve daha iyi yaşam peşinde. Dünya tarihinde ilk kez, yine 2010'da yapılan değerlendirmeye göre, dünya nüfusunun %56'sı kentli olmuş. Kabul edelim, artık yaşam biçimimiz değişti!

- Bu sene liseye başlayan bir çocuğun 10 yıl sonra iş hayatına atılacağını düşünelim. Acaba 2025'te onu nasıl bir dünya bekliyor olacak? Hala kağıt kalem olacak mı? 2008 krizinden sonra OECD'nin yaptığı bir araştırmaya göre, kriz sırasında işini en iyi koruyanlar en yüksek eğitim almış olanlar. Demek ki daha uzun süreli, daha kaliteli bir eğitim ihtiyacı var artık. Fosil yakıtların 2030'da biteceğini öngörüyor bilim adamları, biliyoruz. WWF'nin Living PLanet 2012 raporunda, şu anda dünya nüfusunun %20 fazla olduğu çıkmış ortaya. Bunun nedenleri insanların daha uzun yaşaması, savaşların farklı platformlarda gerçekleşmesi, tıbbın gelişmesi, vs. Ama sonuçta, bambaşka bir dünya bekliyor bizler. Bizim çocukların "emekli olmak" gibi bir lüksü olmayacak! Kanada emekliliği 70 yaşa çıkarmış şimdiden. Avustralya'da, 4 yıllık lisans eğitimini 10 seneye (arada çalışarak tabii) yaymak için pilot uygulama başlatılmış. Harvard, tüm öğretim üyelerinin, en iyi ders performanslarının %30'unu online yayınlamalarını talep ettiği bir düzene geçmiş. Dünya artık çok farklı bir yöne gidiyor. Dolayısıyla, bizim yetişkinler olarak öngöremediğimiz bir geleceği çocuklarımız için tasarlama gibi bir misyona soyunduğumuz bir gerçek!

- Peki ne yapacağız? Bir kere, 21. yüzyıl artık "kavram üretme" yani yaratıcılık çağı. Dolayısıyla bizim IQ ile EQ'yu dengeleyeceğimiz bir öğrenme ekosistemi kurmamız gerekiyor. Bunun için 4 temel beceriyi hem kendimizde, hem de çocuklarımızda geliştirmeyi hedefleyeceğiz:
* Dijital çağ okuryazarlığı (evrensel farkındalık)
* Keşfedici (innovative) düşünce (adaptasyon becerisi)
* Etkili iletişim
* Yüksek verimlilik

Çocuklarımızı yetiştirirken yapmamız gereken, üstbilişsel yeteneklerimizi kullanmamız. Bunun için de etkili soru sorma teknikleri kullanarak bir öğrenme ortamı yaratmayı öğrenmemiz gerekiyor. Her başarının, kendi içinde başarısızlık tohumları beslediğini unutmayacağız. Ve bu "araf kuşağının" bu dönemi minimum hasarla atlatmasını sağlamak için en önemli noktanın insani değerler olduğunu aklımızdan çıkarmayacağız!


PEKİ BEN BUNDAN SONRA NE YAPACAĞIM?

- Öncelikle Halil Cibran'ın söylediği gibi "en azından bir bilgiyi uygulamaya geçirebilmek" adına, yakın çevremdeki arkadaşlarımla "21. yüzyıl çocuklarına nasıl ebeveynlik yaptığımızı" tartışmak adına bir öğrenme grubu oluşturacağım.

- Bugünkü seminerde not aldığım şu kitapları alıp okuyacağım:
* Edward de Bono "H+"
* Charles Duhigg "Alışkanlıkların Gücü"
* Pietersen "Reinventing Strategy"
* Yong Zhao "Creating World Class Leaders"
* Teresa Amabile "The Progress Principle"

- Ve başta çocuğum olmak üzere, eşime, aileme, arkadaşlarıma koşulsuz sevgi vermeye devam edeceğim. İnsanın insana ihtiyacı var. Kesin bilgi.

1anda